Her sene “acaba bu sefer ne yazsam” diye düşünüp
dururum 27 Mart’ta tiyatro üzerine. Ne yazılmalı tiyatroya ve hayata dair?
Nasıl başlamalı yazmaya?
Mesela, “Tiyatro savaşsız bir dünya hayal eder”
diyerek başlasam...yok, öyle demek olmaz. “Tüm insanlığın yararına olan
barıştır” desem...belki bu da doğru sayılmaz...O zaman “Tiyatro, gencecik
ölümlerden korumak içindir” desem...Ülkemizin içinden geçtiği bu hassas dönemde
yanlış anlaşılabilir tabii. Sanki ülkemiz hep hassas dönemden geçmiyormuş gibi.
Bunun üzerine bir şey söylememek daha doğru...O zaman tiyatro ve
özgür..lük..desem...Ya da demesem daha bile iyi olur...Şansımı adaletten yana
kullansam? KHK desem…Yok, yanlış anladınız, kanun hükmünde kararnamenin
konumuzla ne ilgisi var, kadının haklarının koruması benim demek istediğim. Bu,
pekala tiyatronun konusu olabilir. Hani her gün kadınlar öldürülüyor ya…Ama bir
şey dememek lazım tabii, infial yaratmasın. Çocuk desem...Ya istismardan
bahsediyorum sanılırsa. Hele bir de cemaatler vakıflar işin içine girerse. Aman
aman, kim bilir ne yana gider, ucunu bucağını kaçırmamak lazım. En iyisi
bunlara hiç girmemek…O zaman direkt tiyatro üzerine yazayım. “Sadece
Diktatör”...yok, olmaz...Oynanmasa da okunabilir ama öyle değil mi?...Değil mi?...O
halde...ne diyorum ben! Yani öyleyse demek istedim, yanlış anlaşılmasın,
OHAL’de değil!...Anlaşılan yazmanın imkanı yok.
O zaman sokaklara çıkıp...sokaklara...şey
için...tiyatro izlemek için tabii ki. Evet, tiyatro izlemek için sokakta olmak.
Tiyatrocunun sokakta tüm insanlarla paylaşabilmesi sanatı ve oyuncuların
söyleyebilmesi fikrini, yaka paça götürülmüyorlarsa eğer…Bu da olmadı.
Sokaktaki herhangi bir şeyi anlatmak için uygun bir zaman değil…O zaman tiyatro
izlemek için sokağa çıkmak nasıl olur?..Evet, sokağa çıkarsınız, tiyatroya
gidersiniz ve eğer gittiğiniz oyun henüz yasaklanmamışsa…Bu da olmadı…En iyisi
sokağa şey için çıkmak...eve geri dönmek için. Evet evet. Eve geri dönüp
“seçtiğiniz” herhangi bir yarışmayı ya da dönem dizisini ya da vurdulu kırdılı
herhangi bir diziyi izlemek için. Haber programı da olabilir. Üstelik kanal
kanal gezmeye de gerek yok. E çünkü yok! Evet, haber izleyin. Her şeyin ne
kadar da muhteşem gittiğini öğrenin ve huzurlu bir uykuya kavuşun...Neler
diyorum ben burada? Konuşmak için uygun bir yer değil burası...Belki arkadaşlar
arasında konuşuruz? Öyle ya arkadaş. Ama ya biri duyarsa? Sonra da kendimizi
birden bire...
Belki de artık sadece bakışmalıyız. Herhalde kimse
neden öyle bakıyorsun, aklından neler geçiyor deyip size işaret parmağını
uzatamaz. Hep beraber bir tiyatro salonunda toplanırız, oyuncular birbirine
bakar, sonra izleyicilere bakar, sonra da selam verir. Aman sakın ha alkışlamayın,
yanlış anlaşılmaya sebep olabilir. Neyi alkışladığınız sorulursa ne yanıt
verirsiniz?...
Aslında ne yazacağımı, ne söyleyeceğimi biliyorum bu
27 Mart’ta. Gün be gün soluk almak zorlaşıyor olsa da, merak etmeyin demeli
tiyatro bugün. Çünkü tiyatro cesarettir. Sahneye çıkabilme, söyleyebilme,
sözlerinin arkasında durabilme cesareti. Biz tiyatrocular gücümüz yettiğince
yazmaya, konuşmaya, oynamaya, söylemeye devam edeceğiz, cesaretle. Çünkü
tiyatro yaşama dairdir, doğruya, iyiye, gerçeğe, güzele, geleceğe, umuda dair.
Ve bu 27 Mart'ta böyle düşünerek buluşacağız sizlerle, cesurca. Ya siz ne
yapacaksınız?
Hepimizin 27 Mart Dünya Tiyatro Günü Kutlu Olsun.