Ben şimdiye
kadar hiç bir kadının boka bastığını görmedim. Gerçek anlamda boktan
bahsediyorum. Hani şu sokakta sokak köpeklerinin ya da sahipli ama bok
konusunda sahipsiz köpeklerin bıraktığından. Bir gün, sokakta yürüyen bir kadının
elinde sigara gördüğüm gün, hafif bir garipsemenin ardından garipsemem tuhaf
gelmeye başladı. Neden? Bir kadın hem yürüyüp hem de sigara içemez mi? İşte o
an kavradım birden neden sokaktaki boklara basmadığımı. Ya da hep geçtiğim
yollarda hangi taşların sallandığını, yamuk olduğunu, hangi kaldırımın renkli
hangi kaldırımın düz renk olduğunu bilmemin nedenini.
Başını yerden
kaldırmadan yürüyen kadınların ülkesinde kadınlar boka basmazlar. Çünkü bilirler
ki başları dik yürüseler birileriyle göz göze gelip laf yiyebilirler. Sadece göz
göze geldikleri için, üzerlerinde hangi kıyafetin olduğunun bir önemi yok.
Bizim ülkemizde erkekler göz göze gelmekten dahi tahrik olabilirler, bunu bir
davet, çağrı olarak algılayabilirler. (Tevekkeli ondan, tiyatro öğrencilerimin
yaşları kaç olursa olsun karşı cinsle göz göze gelmekten kaçınmaları, bunu
istediğimde zorlanmaları.) Bu bir sobaya değme meselesi gibi. Elini sobaya bir
kere değdirdin mi bir daha değdirmezsin. Biri sana bir yerlerini değdirmesin
diye de başın önde yürüyüp gidersin.
Bazen,
kendimi cesur hissettiğim günlerde, başım dik yürümeye çalışırım sokakta. -Karşıya
bakarak yürümekte hep zorlanmışımdır oysa.- İşte o zaman, dünyanın ne kadar büyük,
derin, geçtiğim sokaklardaki ağaçların ne kadar yüksek ve yeşil, ileri bakmanın
aslında ne kadar da güven verici hissettirdiğini görüp şaşırırım. Tabii ki karşımdan
birileri gelene kadar. Birileri benim bu güvenli halimi görüp yüzüne çirkin bir
sırıtış oturtabilir, yanlışlıkla göz göze gelebilirim ve laf yiyebilirim ya da taciz
edilebilirim. Boynunu kır ve öyle yürü!...Çok insan söylemiştir bana, beni görmeden
yanımdan geçip gittin diye, kadın erkek fark etmez. Sokakta yürürken sadece araçlara
-ama kesinlikle içindekilere değil- dikkat ederek yürümek zorunda olunan bir ülkede
yaşıyorum ben. Kibarlık yapıp bana yol veren araçlardaki insanlara buradan
toplu bir teşekkür göndersem hepsine iletilir mi ki bu? Zira o an teşekkür
etmek için bile göz göze gelmek tehlike oluşturabiliyor bazen de...
Ben yürürken
hiç boka basmadım. Yürürken boka basan bir kadın da görmedim. Eğer siz hayatınızda
bir kez bile olsa boka basmış bir kadınsanız, bunun kıymetini bilin. Siz her türlü
tacize rağmen başı hala dik yürümeyi becerebilen ender ve değerli bir kadınsınız.