27 Mart 2016

Yaşam...Tiyatro

Tiyatronun konusu, en temelde yaşamdır. Yaşamayı, nasıl yaşandığını, yaşamanın ne olduğunu, daha iyi nasıl yaşanabileceğini, yaşananların nasıl düzeltilebileceğini ve yaşama dair daha pek çok şeyi anlatır, araştırır, üzerine düşündürür, güldürürken sağaltır. Yani tiyatro yaşama dair ve yaşamsal bir şeydir.

Şimdilerde ise ölüm var. Her yerde. Sokaklarda, evlerde, parklarda, şehirlerin göbeğinde, bodrum katlarında. Ve dahi okullarda, vakıflarda. Yaşama dair elimizde ne varsa teker teker alıyorlar bizden, umutlarımızı, sevdiklerimizi, vücut bütünlüğümüzü, güvende olma ihtiyacımızı.

Umut etmek isterdim ama bu kadar çok şey elimizden yitip giderken, elimiz yüzümüz bu kadar pisliğe, kalbimiz bu kadar kana bulanmışken, soruyorum kendime nerede hata yaptık diye. Tiyatroyla anlatamıyor muyuz daha güzel bir hayatı, yaşamın tazeliğini? Biz çok mu uzağız sesimizi duyurmak için yoksa kalpleri bu kadar kurumuş mu ki bu insanların yaşama dair her sözün yerine artık para, çıkar, ölüm kelimesini kullanıyorlar? Kimin çıkarına olduğunu artık kestiremediğim insanlar için, yaklaşımlar, sistemler için her gün ölüyoruz, öldürülüyoruz.

Artık yeter! İnsanın en temel hakkı yaşama hakkıdır! Bizler burada, sahnelerde, bin yıllardır bunu savunuyoruz. Savunmaya da devam edeceğiz. Hem de bir şeyci olmak zorunda kalmadan. Çünkü sanat, tiyatro, insanın yanındadır, yaşamın yanında.
İşte bu 27 Mart'ta, sizleri yaşamın yanında yer almaya çağırıyoruz. Her ne kadar bizden almaya çalışsalar da, insan olmanın, “biz” olmanın, yaşamın yanına. İnadına ve inatla.

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günümüz kutlu olsun.


                                                                                                  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder