Uzaktan baksan ateş böcekleri gibi.
Gecenin karanlığında hareket ediyorlar. Gittikçe yaklaşıyorsun
karanlığın daha da içine, meğer baretlerinde fenerlerle
karanlığın dibine inen madencilermiş. Daha da yaklaşıyorsun,
hani birinin gözlerini görebileyim diye, göremiyorsun, öylesine
kararmış, kendi ten renkleri bile kalmamış. Kendi renklerinin
tamamını kaplamış olan siyah sadece görünürde değil,
ciğerlerinde de. Siyah soluyor madenciler, siyaha boyanıyor yaşı
kaç olursa olsun. Sadece onlar değil, anaları babaları,
çocukları, eşleri hepsi kapkara. Onlarınki görünür değil. Her
gün, her vardiyada ya da, bir daha görüp göremeyeceklerini
bilmedikleri birini, sevdiğini, hayatını uğurluyorlar mezardan
derin, mezardan kara o çukura. İçleri kara, umutları kara,
yarınları kara. Başkalarına ateş, aydınlık, sıcaklık verecek
bir şey için boyamak değil mi bu kendini karanlığa! Kendileri
kullanmak için kazmıyorlar, kendileri satmıyor, kendileri para
kazanmıyorlar. Birilerine bedavaya verilebilsin diye giyiniyorlar bu
tek renkli üniformayı hayatlarına! Evet, onlar ateş böcekleri,
birileri kazansın diye, başkalarının ocaklarında ateş
yanabilsin diye hiçe sayılıp ezilebilecekleri düşünülen
böcekler! Onlar istatistik, onlar sayı...Hayır işte, değiller!
İnsan onlar! Bir olduğumuz insanlar, hepimizin hücrelerinin bir
parçası! Ne zaman anlayacağız, ne zaman fark edebileceğiz herkes
gibi çıplak ve aslında eşit doğduğumuzu ve eşit öleceğimizi.
Bunun gayrısı yalan, hikaye, olduğunu sandığımız kurmaca!
Yaşamdan daha değerli ne var ki başka?
Yüzlerce ateş böceği öldü bugün.
Bir insanın canı yandığında hepimizin canı yanıyor aslında
çünkü bağlıyız birbirimize, hem de çok derin bağlarla. Eğer
bir insan böylesi bir cinayetten etkilenmiyor, ekonomik altyapısını
fark edip de “kader” deyip geçebiliyorsa, işte o insan
mutasyona uğramıştır çoktan, hayatla bağı kopmuştur, vücudu
insanlarla aynı hücrelerden oluşmuş değildir, değişmiştir
işte.
Yüzlerce ateş böceği öldü bugün.
Aslında hep yaptıkları gibi. Artık evlerinde, çıkardıkları
kömürden daha beter, daha harlı, daha acımasız bir ateş yanıyor
şimdi. Ve hepimiz sorumluyuz bundan, dünyanın herhangi bir yerinde
ezen-ezilen ilişkisi yüzünden gerçekleşmiş herhangi bir olaydan
ne kadar sorumluysak öyle sorumluyuz. Hiç boşuna suçlu yaratıp,
işaret parmaklarımızı “suçlu”lara doğrultup temize
çıkarmaya çalışmayalım kendimizi. Haksızlıklara susuyoruz,
görmezden geliyoruz, hatta kendi çıkarımız için insanlığımızı
satıyoruz. Yaşanan tüm güzelliklerin de felaketlerin de nedeni
biziz! Eşit ve adil bir hayatın mümkün olduğu genetik
kayıtlarımızda yüklü bile olsa, yaşadığımız kısacık şu
zamanda, evrenin içinde kum tanesi bile olamayacak kadar küçücük
bir dünyayı paylaşamıyoruz ya, yuh olsun bize!
Yüzlerce ateş böceği öldü bugün.
Bugün, kim bilir kaç madende kim bilir kaç madenci siyaha büründü
yine, tüm bunları bile bile. Durduralım artık insanın insana
yaptığı zulümü! Adil, eşit ve özgür bir dünya mümkün!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder